Blog Arşivi

17 Mayıs 2008 Cumartesi

Yüzün Ekşimesin Sakın

Simit. Sıcak simitler, el yakıyor ağabeyler. Boaca boaca (poğaça)
Bir kent sabaha uyanıyor rüyamda. Gıcırtıyla uyanıyor gözlerim günaydınlara. Her şeyini kaybedebilir insan, bir tek günaydınlar kaybedilmemeli şu hayatta.

Tik tak tik tak tik tak tik tak tik tak tik tak...
Veeeeeee
Zzzıııııııııııırrrrrrrrrrr!!!
Günaydın erken doğan sabaha ve yanımda uyuyan kadına. Henüz uykularının dördüncü paralellerinde gezinenlere de günaydın.
Ah kadınım uyan artık kaçak çayın demine. Gecenin bayat öpücükleri kalmış yüzünde. Sıcak bir duş fena olmaz beklide. Hem bende kahvaltıyı hazırlardım terk etmeden ıslak vücudundan yayılan buhar seni.
Fıs fıs fıs fıs fıs…
İşte kadınım da uyandı. Parfümsüz yapamaz uyandığında. Ama biraz fazla kaçırıyor olmalı.
—Ümittt nerdesin?
İşte o ses, incecik bir mintanı geçirmiş üzerine. Aşığım sabahımın en tiz sesine.
—Ümittt cevap versene! Nerdesin Allah aşkına?
Siz birde yüzünü görseniz. En az sesi kadar pürüzsüz yüzü de. Herkes âşık olur bence ilk görüşte.
Boyu neredeyse eşit benimle. Biraz daha uzasa neredeyse beline değecek saçları. Kapkara gözlerinin derinlerinde boğulmamak için iyi bilmeli yüzmeyi. Ben boğuldum bir kere. Kısarak gibi derler ya eskiler. Aynen öyle.
Aslında yalan hepsi. Siz hiç bakmayın bence sevdiğime. Yoksa karışmam gerisine.
—Neden kaldırmadın beni de?
—Günaydın sabah perim.
—Kahvaltı mı hazırlıyorsun?
—Evet, birazdan hazır olur…
Yanımdan geçerken gecenin bütün bayat öpücüklerini tazeleri ile değiştirdim. Ekmeğin sıcaklığı vurdu yüzüme.
—Ümitttttt, lütfen. Ne konuşmuştuk seninle…
—Ne konuşmuştuk hayatım, hatırlamıyorum hiçbir şeyi.
-Oy oy Ümit!!!
—Ama hayatım…
—Tamam, uzatma Ümit.
Tüh be Yine sinirlendirdim galiba. Nasılda değdi kaşları bir birine. Daha dikkatli olamaz mıydım sanki. Lütfen biraz daha özene davet ediyorum Ümit seni. Tamam, tamam olmaz bir daha. Konuyu değiştirelim artık.
Hışır hışır hışır hışır hışır!!!
Yine gazete sayfalarının ağırlığı çökmüş güne. Dünyanın kırk bir hali sinmiş içine. Ekonomi kötülemiş. Siyasi kriz kapıdaymış filan falan.
Şiiiiiiiiiiiiiiittttttt!!!
Sessizlik lütfen. Sevdiğim duymasın bunları. Canı sıkkın bu günlerde. Daha fazla sıkılmasın canımın içi durduk yere.
—Özlem, kahvaltı hazır…
—Geliyorum…
Evet, yanlış duymadınız, Özlem sevdiğimin adı. Tüm özlemlerime yaraştı sahiden de.

Kahvaltıda yalnızlık hâkimdir bizde. Çıt çıkmadan yapılır kahvaltı. O kadar sessiz olur ki ağzımda eriyen peynirin sesi bile kıl eder beni. Çayı içmeye korkarım. Ya kaşığım tabağa çarparsa, dayanamam bu gürültüye.
—Eline sağlık Ümit
—Afiyet olsun hayatım.
—Ben çıkıyorum.
—Nereye hayatım?
Pardon pardon, hayır ben değildim. Duymadın değil mi? Duydun mu yoksa. Yok, yok yüzü ekşimemiş. Duymamış demek ki. . Oh be neyse ki yüzü ekşimeden sıyrıldım bu işten.

Ne zaman nereye diye sormaya kalksam. Yüzü ekşiyor hep. Bu ekşilik hiç güzel durmuyor yüzünde
—Ümit iyi misin?
—Kim ben mi? Evet evet gayet iyiyim. Neden bir şey mi oldu?
Aman tanrım ayağa kalktı.Olamaz bana doğru geliyor.Ahhhhhhh!!! Elimi tuttu…

—Ümit abartıyorsun bence.
Neyi abartıyormuşum. Hem nasıl abartmayayım. Sanki bitmiş bir aşkın son demlerini bile tükettik diyen sen değildin dün gece.
—Zorlaştırıyorsun her şeyi.

Lafa bak şimdi. Zorlaştırıyormuşum. Ne yani şimdide biz mi suçlu olduk? Ta Kaf dağının ardında buldum seni. Benim için bir masalın kahramanı kadar gerçektin tüm güzelliğinle. Ne vardı yani ayrılacak. Ben demlerdim yeniden tükenenleri.
—Benim çıkmam lazım artık.
Hayır, birazcık daha otur. Aslında hiç gitmesen. Öfff hiçbir yerimi hissetmiyorum. Üzerime geliyor her şey.

Dur bir dakika.Yanlış görmedim değil mi?Az önce öptün mü sen beni?Evet evet öptün beni!!

Tamam, panik yok. Şimdi derin derin nefes al. Sakın heyecan yapma.
Öptün beni…
Ne güzel işte, vaz geçmiş olabilir ayrılmaktan. Neden bu kadar panik yaptın ki? Hem az önce sende onu öpmemişmiydin. Dur önce anlayalım her şeyi.
Ben demiştim ben demiştim, kıyamaz bana diye. Özlem beni seviyor diye. Hepsi benim kuruntularım diye. Hem neden sevmesin ki? O kadar sevimsiz miyim yani. Yüreğimin en sıcak öpücüğünü paylaştı benimle. Oysaki ona vermiştim ben az önce. O paylaşmayı seçti benimle. demekki hala seviyor beni.
—oley oley oley oley şampi…
Tamam, heyecan yok demiştik hani. Biraz rahatla lütfen. Kendini toparlaman gerek. Bu son fırsatın olabilir. İyi kullanmalısın bu anı.
—Kendine iyi bak Ümit. Ne zaman istersen arayabilirsin beni.
Umarım mutlu bir hayat sürersin. Dediğim gibi abartma her şeyi.
Bak işte ben sana dememiş miydim? Önce bi dur anlayalım her şeyi diye. Bak işte beğendin mi yaptığını. Boş yere ümitlendirdin bizi. Son bir ayrılık öpücüğünden ibaretmiş hepsi. Hep bunu yapıyorsun Ümit. Bu yüzden terk ediliyorsun zaten. Kalk artık şu masadan. Git uğurla kızı. Ayıp sana be. Bi güle güle bile demeyecek misin? Yuh olsun sana! Bitmişsiz olum sen. Bence öl, sık kurşunu beynine. Neden yaşıyorsun ki zaten.
-Güle güle!!!
Gıcııııııııııırrrrrrrrr.TAK!!!

Zalim kapı, nasılda çarptı yüzüme. Şimdi kum saatleri sarhoş olacak döne döne. Kaldık mı pek sevgili yalnızlık birlikte. Boş yere düşünme nerdedir diye. Ölümlerden ölüm beğen kendine. Zavallı ruhunun en cılız bölgesindesin işte. Gerisi hikâye.

Hiç yorum yok: